Birkaç yıldır uygulamaların kullanıcı arayüzlerine koyulaşma seçenekleri sunuluyor. Yavaş yavaş çeşitli uygulamaların siyaha, koyu griye, laciverte büründüğünü görüyoruz. Twitter, Fizy, Netflix, iA Writer, Youtube gibi öncüler, gece modunun [veya karanlık mod] yaygınlaşması adına sağlam adımlar attılar.

 

Kullanıcı arayüzünün [UI: user interface / yazılımın görünümü] önemini kimse yadsıyamaz. Uygulamanın ilk izlenimini aldığımız, sevdiğimiz veya itici bulduğumuz an, UI sayesindedir. Eğer uygulama ileri yaş gruplarının Facebook’a ilkokul arkadaşlarını bulmaya gelmesine benzer net ve somut bir fayda sağlamıyorsa UI, uygulama içinde geçireceğiniz zamanı doğrudan belirleyen bir faktör hâline gelir. Şüphesiz, başka yöntemler ve uygulama içi özelliklerle de desteklenmesi gerekir.

Kağıda alınan baskıların maksimum verimlilikle çıktı alınmasını tasarlayan arayüzler yüzünden, yıllardır beyaz ekranla bakışıyorduk [bkz. PDF formatı, Microsoft Word UI]. ‘Neden, biz böyle iyiydik’ diye dijital muhafazakarlığa başlamayın. Yeterince dikkate alınıyor ki, milyar dolarlık yazılım / sosyal medya devleri geliştirmelere ciddi mesai ve kaynak harcıyor.

Gündüz aldığınız mavi ışık vücut saatinizi sağlıklı düzenlemenizi sağlıyor. Ancak ona akıllı cihazlar veya LED aydınlatma yüzünden gece maruz kalmak bir o kadar tehlikeli ve sirkadiyen ritminiz / vücut saatiniz için son derece sağlıksız. Basitçe özetleyecek olursak vücut, gece ya da gündüz olduğunu ışıklandırma sebebiyle anlayamadığı için dengesi bozuluyor.

 

Mavi ışığa maruz kalma hâlinde; vücudumuzda uyku için gerekli hazırlıkları yapan melatonin dengesi normal değerlerden tamamen uzaklaşarak uyku bozuklukları başta olmak üzere, göz ağrısı ve yorgunluğu, baş ağrısı, bulanık görme, katarakt ve sarı nokta dejenerasyonu gibi görme bozuklukları, uzun vadede veya dolaylı olarak da kalp rahatsızlıkları, obezite, diyabet, kanser gibi sağlık sorunlarına sebebiyet verebiliyor. Sağlık sorunlarında çeşit ya da konu üzerine araştırma bulmak isteyenler Google’da kendilerini kaybetmekte serbestler…

 

Yabani / doğal ortamlarda yapılan deneylerde davranış hatta üreme üzerinde bile olumsuz etkileri olduğu gözlemleniyor. Aydınlatma kirliliğini de artırarak doğaya da zarar veriyor ancak burası hâlâ arabasından çöp atan kitleleri düşününce şimdilik lüks.

Melatoninin uyku düzenini ayarlayan, anti-aging hormonu olduğunu hatırlatıp, kortizol salınımının da bu düzensizlik hâlinde arttığını ekleyelim. İlerleyen yıllarda bunu daha ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak gündemde görmemiz mümkün.

Sosyal medya ile yatıp kalktığımız, bilgisayarın da yatak odamıza çoktan girdiği düşünüldüğünde; web’de gezinirken, yazı yazarken uykumuzu kaçıran beyaz ekrandan hepimiz rahatsız oluyoruz. Alternatifler geç ortaya çıktığı için sadece uyum sağlamakta zaman zaman güçlük çektik. Yazarlara, öğrencilere ne demeli? Ekranla bakışıp durdukları saatlerde nasıl bir yaratıcılık, performans beklenebilir ki?

 

İlerleyen dönemlerde göreceğiz ki Facebook, Instagram, Swarm..vb. sosyal medya kanalları ‘kararmaya’ ve yıllardır alışılagelen arayüzlerini değiştirmeye başlayacak. Kullanıcının yaşamına ve uygulamayı kullandığı saatlere uyum sağlayamayanlar pazara veda edecek, alternatiflerinin pazar payı hızla artacak.

 

Night Shift iOS9’dan itibaren telefonlarda kullanılmaya başlandı. Geçen aylarda da Apple, WWDC 18’de MacOS Mojave’de yerleşik uygulamalar başta olmak üzere birçok uygulamada karanlık mod desteği olacağını açıkladı. Henüz kararmaya elverişli olmayan ekranlar / cihazlarda ise ‘Renkleri Ters Çevir’ seçeneğini kullanarak ya da mavi ışık engelleyici gözlüklerle elinizden geldiğince gözlerinizi korumanız en iyisi. Ya da en azından, teknolojide muhafazakâr davranmayın…

Related Post

Leave a Comment