Ankara’nın sosyal medya ajansı On1 Medya bu yazısında Z kuşağının tüketimde ve sosyal medyada ki yerini inceliyor.
Strateji direktörü Berkant Avcı Z Kuşağı üzerine soruları yanıtladı.
Sanılanın aksine Z para biriktirmeye en meyilli jenerasyon. Z jenerasyonun %61’i para biriktirmeye yatkın. Ancak birikim tasarruf etmek için değil daha sonra yapılacak büyük alışverişler için değerlendiriliyor.
Mobil olmanın en yüksek olduğu dönemde Z, hem online hem de offline alışveriş yapıyor. %16.52’si offline alışverişinde ürünlerin fiyatlarına endeksli. Yani, indirim varsa Z offline alışverişi tercih ediyor.
Z’yi diğer jenerasyonlardan ayıran en büyük farklardan biri, tükettikleri içerik tipi. Z jenerasyonu diğerlerine göre Youtube fenomenlerini sosyal medya fenomenlerine göre daha çok tercih ediyor. Z’nin takip ettiği Youtube fenomenleri ve profesyonel oyuncular (gamer), sosyal medya fenomenlerine göre daha uzun içeriklerle tüketicilere ulaşıyorlar. Bu açıdan, Z’ye ulaşırken ve marka algısını yaratırken bu kanalların kullanılması, markalar için büyük bir genişleme alanı olarak değerlendirilebilir.
Z’nin müzik tercihlerinin %38.25 ile Türkçe Pop, %17.00 ile Yabancı Pop, %15.25 ile Türkçe Rap olduğunu görüyoruz. Türkçe Pop, tüm jenerasyonlarda olduğu gibi Z’de de genel bir tercih. Bunun yanında Türkçe Rap, Y jenerasyonunda %4.25, X jenerasyonunda %1.79 ile tercih ediliyor; yani bu tür, Z için belirleyici bir tür.
Z jenerasyonunda Instagram kullanımı %55, yani Z’deki her iki kişiden biri Instagram’da. Mesajlaşmada ise açık ara Whatsapp önde. Aynı zamanda Z, Facebook Messenger’ın sunduğu yeni animasyonlardan da uzak kalamıyor.
Yurtdışındaki rakamlara baktığımızda, Z’nin markalara karşı ilgisiz olduklarıyla ilgili bir çıkarım var ama biz Türkiye’de durumun böyle olmadığını görüyoruz. Z için markalar hâlâ önemli ve satın alma kararlarına bir şekilde etki ediyor ancak Z’nin marka tercihi, marka olarak tanımladıkları şeyin biraz daha değişmiş olması itibarıyla ayrışıyor. Daha düşük bir sadakate sahipler ama bunun ardında önlerinde çok fazla seçenek olması veya bilgiye çabuk ulaşabilmeleri yatmıyor. Asıl neden pragmatist olmaları, en fazla faydayı buldukları yer neresiyse hemen oraya kayabiliyorlar; ancak bu bir şıpsevdilik değil çünkü bunu yaparken arkada bir matematik işliyor.
Z’nin “stalk” kültüründen bahsetmemiz gerekli bunu anlamak için. Bu insanlar hayatlarına bir sevgili veya yeni bir arkadaş alırken ne yapıyorlarsa (Instagram başta olmak üzere sosyal medyada bıraktıkları ayak izlerini kontrol etmek, tam anlamıyla bir “background check” yapmaktan söz ediyorum) aynısını markalar için de gerçekleştiriyorlar. Bu yüzden markaların istikrarlı olması çok önemli çünkü onlara gerçekçi ve samimi gelmeyen her şey ters tepebiliyor. Bir yıl önce Super Bowl’da dünyanın en cinsiyetçi işini yapıp, sonraki yıl kadınlara iade-i itibar yapmaya çalıştığınızı gördükleri zaman bu çabanız boşa gidiyor, hatta size olumsuz geri dönüşlere neden oluyor.
Bu nesli tanımlamak için kullanılan “perfectly imperfect” ifadesi işini gayet güzel yapıyor aslında. Biz de Türkiye’deki görüntüyü “harbicilik” olarak tanımlıyoruz. Bu harbi bir nesil. Sizden de öyle olmanızı bekliyor. Eğer değilseniz, yani onlara kendi tabirleriyle “fake atıyorsanız”, bunu çok net biçimde tespit edebiliyorlar. Bahsettiğim kontrol mekanizmasını bazen kendileri için de çalıştırıyorlar. Yaptığımız odak grup çalışmalarında zaman zaman dönüp kendi tweet’lerini kontrol eden, şimdiki görüşlerini yansıtmayanlara denk gelirse onları silen insanlarla karşılaştık örneğin. Bu da bizi Z’nin sosyal medyadaki çift karakterli haline götürüyor.
Biz şunu tespit ettik; Z’nin nüfus cüzdanlarında yazan bilgiler üzerinden yarattıkları sosyal medya hesapları var ve bu, onların dış dünyaya sundukları kimlik. Nasıl bir imaj çizmek istiyorlarsa onu yaratıyorlar. Ama gerçek kişiliklerini yansıttıkları ayrı bir hesapları da var. Yani o insanı tanımlayan gerçek ayak izlerini bıraktığı hesap. Bu durum bizim şu ana kadar dijital mecra yönetimine dair doğru olduğunu sandığımız birçok şeyi değiştirecek. Hedeflemenin tamamen manipüle edildiği bir durumdan söz ediyorum. Markaların durup bir kez daha düşünmeleri gerekiyor çünkü bu reklam engelleme hizmetine takılıp hedef kitlenize erişememekten daha büyük bir sorun.
Burada olan, eriştiğinizi düşündüğünüz kişinin aslında “gerçekten” o kişi olmaması. Dolayısıyla teşhirci olmakla, hayatının her anını paylaşmakla tanımlanan Z için mahremiyet konusu biraz farklı. Nesilleri oluşturan şey, gelişim yılları denen dönemde maruz kalınan makro olaylar. Z, gelişim yıllarında abi ve ablaları sosyal medyada gerçek kimliklerini kullandıkları için başlarına neler gelebileceğini gördü ve bu yüzden bu konuda bir kontrol mekanizması geliştirdi.
Kaynak: https://mediacat.com/z-en-harbici-nesil/