Geleneksel mecrâları kullandığımızda, dijitaldekinden çok daha yüksek bütçeler harcadığımız bir gerçek. Ancak dijitale geçiş ile; demografik, coğrafi..vb. hedefleme ve ölçümlerin çok daha kolaylaştığı da bir gerçek. Eski usûl reklam içeriklerinde bile sosyal medya trafiğini artırmaya yönelik linkler..vs. bulunuyor. Gazete, dergi, sinema, el ilânı, açıkhava reklamlarında sosyal medya hesaplarını belirtmeyen kurum/ünlü gördünüz mü? Hatta kullanım şeklimiz o kadar değişti ki; SWOT, konumlandırma, rakip analizi gibi stratejik belgeleri bile bu kanalları tarayarak hazırlamaya başlar olduk.

Neden online?

Müşterilerimiz, geleneksel veya yenilikçi alanlarda, ürün üzerine zâten çokça konuşacaklar. Online geri bildirimlerde; bunu kontrol etme şansımız oldukça yüksek, gözlemleme ve etkileşim fırsatımız gibi. Tabii bu sizin marketing yetenekleriniz ile de doğru orantılı. Her operasyon gibi; burada da amaç kazanmak. Güven/itibar kazanmak, gelir elde etmek ve bunu bir döngü hâline getirmek. Sosyal medya bize güven/itibar kazanma fırsatı ve döngü yaratma şansı verirken [sürdürülebilirlik]; dikkat ederseniz gelir getirmiyor [Instagram store özelliği bu kapsama girmiyor]. Sosyal medya yalnız gelir elde edeceğimiz operasyonun başlangıcını tetikliyor [ki stratejik önemi de burada].

Ortaya karışık

En yaygın kullanılan sosyal medya enstrümanları [küreselde] Facebook, Instagram ve Twitter olarak karşımıza çıksa da, hepsinin farklı dinamikleri, algoritmaları var. Yüklemeler sırasında tek kanaldan dağıtım bu yüzden hiçbir zaman sağlıklı olmadı. Ülkelerin kullanım alışkanlıklarına ve müşteri/misafir deneyimleri de bu tercihlere göre yaygınlaşıyor veya bazı alanlarda sıkışıp kalıyor. Hizmet alırken mutlaka üç büyükler dışında, kurumun ihtiyacına göre LinkedIn, Youtube, Tumblr, Pinterest, Snapchat, Vero, Google+..vb. kanalların da ihtiyacınız olan kanallar olup olmadığına dikkat edin. Zira bu bir meze tabağı değil. Hepsine göz dikmeyin. Güncel olacağından emin değilseniz “Bütün kanalları kullanmak istiyorum” anlayışı sizi popülerlikten ziyâde çöküşe götürüyor.

Sakin olun!

Bunu algılamakta hâlen zorlanan yöneticiler olduğunu görmek biz marketing profesyonellerini üzüyor ki; sosyal medya stratejisi de en az satış stratejileriniz kadar önemli. Yüklemelerinizin sıkıcı olmamasına, mümkünse emojiler ile desteklenmesine, anlaşılabilir ve kısa olmasına özen gösterin. Bu kadar yenilikçi bir mecrâda gelenekselleri yıkmak bile kural hâline gelmeli. Yer etiketi, yüksek çözünürlük ve 360• fotoğaflar, ilgili #hashtag’lerin kullanımı da bu alanda hedef kitlenize yetkinliğinizi gösterir, en çok bakılan ama konu ile alakasız otuz başlığın #hashtag’in görselin altına yapıştırılması değil. Web sitelerinin güvenilirliği azalmış, sıkıcı birer mecburiyet ve güncellemesi kısmen zor mecralar olduğunu unutmadan, sosyal medyayı yenilikçi bir operasyon kategorisinde görebilmeniz önemli.

Kim kalifiye?

Sosyal medya ve dijital reklamlar ile ilgili stratejinizi hazırlarken, dikkat edilmesi gereken en önemli şey, bunun bir stratejik belge olduğu. Kurumun SWOT, konumlandırma, gerekirse fizibilite çalışmalarını inceleyerek bu çalışmaların yapılması hayatî önem taşır. Bu stratejiyi dijital mecrâlar için oluşturabiliyorsanız ne mutlu size. Yok, olmuyorsa bir bilene danışın. Bu belgeleri size sormadan ve incelemeyi bilmeden yükleme yapmak için fiyat teklifi gönderenlere ise gülün geçin.

Kurumsal pazarlamanın satışçılar üzerine ‘yıkıldığı’ dönemlerde maliyet endişesi ile rüzgar, çalışanları öyle bir savuruyor ki, doğru-yanlış kavramları dahî birbirine karışıyor. Farkında değil misiniz? Mâliyeti yüksek diye kapıda güvenlik elemanı olmasın, resepsiyondan birine bu görevi verelim demiyorsunuz. Kuru temizlemeyi bizim kasiyer yapsın demiyorsunuz. Profesyonel fotoğraf çekimini aşçıya yaptıralım da demediğinize göre; grafik, sosyal medya gibi yüksek yaratıcılık gerektiren görevleri ve en stratejik analiz belgelerini neden satışçılara ‘kitlemeye’ çalışıyorsunuz? Profesyonel yardımın mâliyeti, kurumunuza sağlayacağı getirinin yanında çölde kum tanesi kalıyor. Aynaya baktığınızda boşluk görmüyorsanız, kurumunuzun aynası da boşluk göstermemeli.

Dikkatimizden kaçan ne?

Intangible [soyut] servisler ile tangible [somut] ürünlerin aynı kişilerce, aynı stratejilerle pazarlanmaması gerektiğine her fırsatta dikkat çekiyoruz. Henüz uluslararası çalışmalar bile çok yetersizken, ülkemizde konuya odaklanılmasından bahsetmek lüks kalıyor. Aynı yerde dönüp durduğunuzu hissettiğinizde nedenini düşünün, stratejilerin ne kadar kısır kaldığını…

Hâlâ algılanmasında çok büyük eksikler olmasına rağmen, vizyoner yöneticiler durumun önemini kavrayarak gerek kurumsal, gerek manevi destek olmaya çalışıyorlar. Açık fikirli olunduğu sürece dijital çalışmalar sektörlerde fark yaratıyor, ilgi çekiyor. Çünkü kesinlikle; reklamın ve pazarlama stratejisinin iyisi olduğu gibi, kötüsü, hatta daha kötüsü de var.

The post Dijital Ayna v1.0 appeared first on On1Medya Reklam Ajansı | Grafik | Web | Tasarım | Sosyal Medya.

Değişime Direnç Gösterme

Değişim bazen korkutucu ve rahatsız edici gözükebilir ama kaçınılmazdır. Çevresi değişen ancak kendisi değişmeyen hiçbir şey eskisi gibi kalamaz. Dijital pazarlama size tanıdık gelmiyor diye ondan kaçmayın. Kendinizi ona hazırlayın. Akademik makaleler, dijital pazarlama kitapları bu konuda iş görecektir. Birkaç temel dijital pazarlama kavramı bilmek içinizdeki bilinmezlik korkusunu silecek ve en azından denemeniz için size cesaret verecektir.

Deneyimsizlik

İnternet pazarlamasını bitiren en önemli neden tecrübesizlik. Çoğu firma pazarlama departmanına gerekli eğitimleri vermenin zaman ve para kaybı olduğunu düşünüp bu konuda isteksiz davranıyor. Dijital pazarlama dünyası sürekli değişim halinde olduğundan ve sürekli öğrenmeyi gerektirdiğinden bu isteksiz tutum başarısızlığa sürüklüyor. Bunun üstesinden gelmek için bir pazarlama şirketi ya da konuda uzman serbest bir çalışan bulup şirketiniz için reklam testi yaptırın. Böylelikle şirketin performansının ne durumda olduğunu görebilir ve nereleri iyileştirmeniz gerektiğini bilirsiniz. Bu da doğru bir başlangıç noktası bulmanızı sağlar

Düşük Kaliteli İçerik

Başarılı bir sosyal medya kampanyasında pek çok değişken rol oynar, içerik de bunların başında gelmektedir. Sosyal platformlarda sadece diğer reklam verenlerle değil aynı zamanda kullanıcıların görmek istediği diğer içeriklere karşı rekabet ediyorsunuz. Örneğin hedef kitlenizin arkadaşlarının paylaştığı tatil paylaşımı sizin ilginizden çalıyor olabilir. Yaratıcı, ilgi çeken içerikler sizi farklılaştırıp dikkatleri üzerinize çekmeyi başarır. Bu tarz iyi içeriklerle kişinin ekranı kaydırırken durdurup paylaşımın içine girmesini ve incelemesini sağlayabilirsiniz. Bunun için bu konuda bütçenizi daraltmayın, kaliteli fotoğraflara, yaratıcı işlere enerji ayırın. Düşük kaliteli içerik kullanıyorsanız, muhtemelen daha fazla reklam harcaması kaybedersiniz, bu yüzden hiçbir zaman buna değmeyecektir.

Belirsiz Hedefler ve Gerçekçi Olmayan Beklentiler

Bir pazarlama kampanyasına başlarken gerçekçi beklentilerde ve hedeflerde bulunmak önemlidir. Dijital pazarlama kampanyasının daha ilk test aşamasında istenilen başarıya ulaşması çok nadirdir. Bu noktada pazarlama kampanyasını sonlandırmak yerine pazarlama araştırmasına göre hedef kitlenizi oluşturmak ve temel performans göstergelerini belirlemek daha yararlı olacaktır. Hedeflerinizi açık ve ulaşılabilir tutmak için geçmişteki pazarlama verilerinizden yararlanabilir kendinize bir karşılaştırma tabanı oluşturabilirsiniz

Üst Yönetimin Sosyal Platformları Kullanmaması

Üst yönetim sosyal medyayı kişisel olarak kullanmadığında genellikle şirkette sosyal medya reklamcılığının etkinliğine şüpheyle yaklaşılır. Kampanyadaki teknik bir şeyi açıklamaya çalışmak, kişinin platforma alışkın olmaması ya da önyargılı davranması sebebiyle neredeyse imkansız hale gelebilir. Bu bağlamda yönetime açıklanabilir göstergelerle (örneğin; tıklanma sayısı) kampanyaların açıklanması daha verimli olacaktır.

The post Dijital Pazarlamanın Neden Sizde İşe Yaramadığına Dair En Popüler 5 Sebep appeared first on On1Medya Reklam Ajansı | Grafik | Web | Tasarım | Sosyal Medya.

Nielsen raporuna göre Facebook’un organik erişimi 2017’de %0,5’e düştü. Demek ki sayfanızda sponsorlu gönderi çıkmadan takipçilerinizin ancak bu kadarına erişebiliyorsunuz. Organik erişim düşerken Facebook reklam gelirleri de aynı oranda artıyor. Takipçisine organik olarak erişemeyenler reklama yatırım yapmak zorunda kalıyor.

Bu durumda ayrıntılı hedeflemelerimize yönelmek sanıyoruz markalarımızı da müşterilerimizi de daha mutlu edecek. Hedef kitlemizi segmentlere bölerken ortak özellik ve davranışlarına göre bölmek gerekiyor. Bu segmentlerin her birine uygun içeriklerin ve uygun kanalların belirlenmesi ve tabii ki sponsorlu gönderilerle rotayı çevirmek gerekiyor.

Örneğin yeni ulaşmak istediğimiz kitleye markayı tanıtmak, tanıyanlara markayı seçmelerini sağlayacak fırsatlar sunmak ve hali hazırdaki kitleye de yeni fırsatlar sunmak olabilir.

Bu sırada sadece dijitaldeki sosyal medya platformlarına takılmak da yersiz. Dijitalde web sitesinin ve SEO yapılandırmasının da çok önemli olduğunu unutmayalım. SEO marka bilinirliğini artırırken Google tool’larla online olan her yerde kullanıcının karşısında olunabilir.

Blogger’lar, fenomenler, video içerik üreticilerinden destek alınabilir.

Tüm bunların ölçülebilir olduğunu ve raporlanması gerektiğini de unutmayalım.

Dijitalde bir işe başlamadan önce kitlenin ne kadarının çevrimiçi ve çevrimdışı olduğunu iyi bilmek gerekir. Belki de markaya en uygun mecra sinema olacaktır. Buna markanın tek başına karar vermesi neredeyse olanaksızdır. Unutmayalım ki bu profesyonel bir pazarlama bakış açısı isteyen bir konu. Markaların mutlaka ajanslardan destek alması, strateji, tasarım, içerik ve pazarlama eğrisinde ajans liderliğinde ilerlemesi gerekmektedir.

Kaynak: serhatbicakci.com, Statista, Facebook

The post Dijital İletişimi Kişiselleşiyor appeared first on On1Medya Reklam Ajansı | Grafik | Web | Tasarım | Sosyal Medya.