Yazıma Başlamadan önce;
(Bu sitede yazanlar ve bu sitedeki yazılanları okuyanlar olaraktan geniş bir aileyiz. Yazarların ürettiği, okuyanların yorumlayıp paylaştığı, değerlendirdiği ve her birimizin de hayatlarına bu paylaşımlardan az ya da çok etki ettiği koca bir ekibiz. Bu yazımda ben etki etmek istiyorum birilerinin hayatlarına ve sizin de bu ekibin bir parçası olaraktan etki etmenizi işitiyorum daha çok kişiye, daha çok kişinin hayatına.. En azından;
-Ne iş yapıyorsun ?
-Halkla İlişkiler
Dediğiniz zaman
-Tamam da o ne iş yapıyor? Halkla İlişkiler Nedir ?
dememeleri için artık.. )
Yazım çok yüzeysel, terimlerden, uzun uzun açıklamalardan çok uzak, özgün ve herkesin anlayabileceği şekilde kısa öz ve az birazda sitemkar..
Tarihsel süreç içerisinde başlangıç tarihi net olmasa bile, insanın var olmasıyla birlikte ortaya çıkan ama adı henüz konuşmamış bir meslek düşünün.
Profesyonel meslek başlangıcı 20. Yüzyıla dayanan bu mesleğin 21. Yüzyılda bile toplumun yarısından fazlası için hiçbir meslek dalında konumlandırılmadığını düşünün.
Bugün Google’ de halkla ilişkiler diye bir arama yaptığınız zaman birbirine benzeyen sayfalarca pdf, yazı makale, kitap, slayt görürüsünüz. Süslü cümleler, okuduğunuz da anlayamadığınız başlangıcı olan sonu başlangıcına hiç uymayan satır satır cümleler. Bide şöyle bir şey var; “tüm kurum ve kuruluşlar halkla ilişkiler çalışmasına büyük önem vermektedir”. Birçok kurum ve kuruluş için üzülerekten şunu söyleyebilirim ki birçoğu yaptıkları her işi halkla ilişkiler sayıyor.
Basit bir cümleyle; kurumlar, markalar ve kişiler arasındaki itibari yöneten bir yönetim fonksiyonudur. Yapılan bu çalışmaların bir bütün olarak ele alındığı, uzun soluklu bir iletişim sürecidir.
Örnek veriyorum;
Dünyada “İvy Lee” ile tanınan meslek Türkiye de’ de birçok kişi tarafından geliştirilmiştir. Duayeni “Betul Mardin” olarak bilinen bu meslek; Alaeddin Asna, Sibel Asna, Ali Saydam, Fügen Toksü, Ceyda Aydede, Ali Cem İlhan gibi isimlerle de tarihsel gelişiminde önemli bir paya sahip olmuştur.